2 Mayıs 2011 Pazartesi

Puf Puf, Çıtır Çıtır Poğaçalar

  Reklam pazarlama için kullanılan bir araçtır, kimi zamansa bilgilendirmek için. Reklamlar, pazarlaması yapılacak olan eşyaların hitap ettiği kitleye göre kurgulanır. Ortalama bir dakika süren reklamlarda aslında bir çok hikaye anlatılabilir. Çeşitli ev eşyalarıyla gündeme gelen Arçelik’in kadınlara hitap eden ve klasik bir hikayeyi, esprili bir şekilde anlatan reklamı buna iyi bir örnek olabilir. Arçelik, Anneler Günü ile birlikte bir reklam serisi oluşturdu. “Kadınlık ve Annelik” temalı bu reklam serisinin sonuncusunda Nevra Serezli de yer alıyor. Üstelik bir çok reklamın aksine kadın cinsel bir obje olarak yansıtılmıyor.
  Reklamın seslendiği kitle Türk Halkı ve Türkiye’de yaşayan kadınlar. Kitle aile ve anne kavramına duyarlı. Bu nedenle kurgu gelin ve kaynana arasındaki ilişki üzerinden ilerlemiş bir de kampanyaya yıllardır filmlerini izlediğimiz, sevilen bir sanatçıda eklenince eğlenceli bir reklam oluşmuş. Diğer reklamların aksine beyninize zorla bir marka kazınmıyor. Arçelik markası devamlı tekrarlanmıyor, rahatsız olup kanalı değiştirmek yerine, yüzünüzde bir tebessümle, bir komedi dizisi gibi izliyorsunuz.
  Aslında kısa bir özet geçmek gerekirse; anne karakteri memlekete dönen oğlunun tek başına gelmesini beklerken bir sürprizle karşılaşır. Kapıyı açtığında oğlunu ve gelin adayını karşısında görür. Tipik bir kaynana edasıyla oğlunun kız arkadaşına ön yargılı yaklaşır. Ardından telaşlı bir anne çıkıyor karşımıza önce “ Düşünün yavrum biraz.” ile başlıyor, bu arada kız istemeye gidiliyor. Davetiyeler hazırlanırken oğlunu paylaşamayan anne “ Henüz erken değil mi?” diye yüz asıyor. Son noktayı “ Hayatta olmaz!” diyerek koyuyor ama işe yaramıyor. Bir sonraki sahnedeyse katiyen reddettiği bu düğünde, göbekler atarken buluyoruz onu. Balayı bitiyor ve kayınvalide gelinini ziyarete gidiyor. Masada gördüğü hamur işlerine yine önyargıyla yaklaşıyor fakat yanılıyor. Arçelik fırınla yapılan hamur işleri “ puf puf, çıtır, çıtır “ oluyor. Reklamın başında gelinine ön yargılıyla yaklaşan kayınvalide, sonunda onu kızı gibi sevdiğini belirtiyor.
  Yani tamamen Türk halkının gelin- kayınvalide ilişkileri esprili bir dille gözler önüne seriliyor. Sevgi dolu bir anne, kız istemek, poğaça ve börekler, damat halayı müziği eşliğinde bir düğün ve göbek atan insanlar bu sahneler sıcak aile ortamını güçlendiriyor. Reklamı izlerken annenin önyargılarına gülümsüyorsunuz çünkü Nevra Serezli yılların birikimiyle bu davranışlara mimikleriyle espri katıyor. Kayınvalidenin önyargılı halinin, gelinini kızı gibi sevmesiyle sonuçlanan reklamda yaşananlar ekranda kendimizi görmemize yol açıyor ve ilgi çekiyor. Yani reklam ürünün kullanıcı kitlesine erişmeyi başarıyor.
  Birçok reklam kampanyasında kadınlar cinsel bir obje gibi yansıtılıyor ya da o ürün için çıldıran ve kendini küçük düşüren bir kurgunun içinde oluyor. Reklamlarda erkekleri baştan çıkaran kadınlarla karşılaştığımız bu son yıllarda kadının cinselliğiyle değil de farklı bir kimlikle bir reklamda yer alması çok hoşuma gitti. Çünkü günümüzde en alakasız reklamlarda bile kadın bir ürün için kışkırtıcı danslar ediyor, kendini erkeklere beğendirmek için çabalıyor ya da bir erkeğe sırf parfüm kokusu için arzu duyduğunu belli ediyor. Bu reklamdaysa gelinimiz modern görüntüsünün yanında yemekte yapabileceğini gösteriyor. Türkiye açısından baktığımız zaman cinsel öğeler içeren reklamlara biraz daha uzak duran bu kitleye erişmek için aileyi ve anneyi öne çıkarmak çok akıllıca. Reklamın izlenmesi ve ürünün satması için kadınların cinsel obje olarak kullanılmasına gerek olmadığına güzel bir örnek oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder