14 Mayıs 2011 Cumartesi

Press

  Press Filmi Diyarbakır'da gazetecilik yapmaya çalışan, Gündem çalışanlarının başlarından geçenleri anlatıyor. 92-93 yılları arasında olağan üstü hal bölgesinde çalışan gazeteciler baskıya ve şiddete maruz kalırlar. Engellemeler ve teknolojik yetersizliklerden dolayı haber yapabilmek için değişik çözümler üretmeye çalışırlar. Gündem gazetesi İstanbul merkezli olduğu için, haberleri merkeze gönderirken engellemelerle karşılaşırlar, bunu çözmek için otobüsle göndermeyi, un kavanozunda göndermeyi denerler. Fotoğraf bastırmaları engellenince, fotoğraflarını kendileri basabilmek için küçük bir oda hazırlarlar. Gazetelerin dağıtımı engellenince mahalleli çocuklarında yardımıyla gazeteyi elden gizlice dağıtmaya başlarlar. Bu gazeteciler olağan üstü hal bölgesindeki insan haklarına aykırı davranışları gündeme taşımaya, insanların gözünü açmaya çalışırken birçok da tehdit alırlar. Bu tehditleri kulak arkası etmenin bedeli de ölümdür. Etkileyici bölümlerden bir diğeri ise 17 yaşında ki Fırat’ın bunca olaya ve zorluğa tanık olmasına rağmen gazeteci olmak istemesidir.
  Filmin yaşanmış bir olayı anlatıyor olması son derece ilgi çekicidir. En önemli özelliğiyse zamanlamasıdır. Kürt sorununu ele alması, geçmişte gazetecilere yapılmış fakat günümüzde unutulmuş bu baskı ve şiddeti gözler önüne sermesi bugünle arasında büyük bir bağ oluşturmaktadır. Günümüzle, filmde bahsedilen 92-93 yıllarını karşılaştırdığımızda; gazetecilere olan tutumun çok da değişmediğini görüyoruz. Basının sesini kesmeye çalışan bir güç ve buna karşı ayakta kalmaya çalışan gazetecilere baktığımızda, günümüzle benzerlikler bulmak mümkün. Basın, baskı ve şiddetle engellenmeye çalışılmaktadır. Film doğruları gündeme taşımak isteyen gazetecilerin tıpkı bugün olduğu gibi hapishanelerde olmasının yeni bir şey olmadığını göstermektedir izleyicilerine. Bugünde gazetecilerin sesleri bir şekilde kesilmeye çalışılmaktadır.
  Türkiye’de ve dünyada filmlerde ki en çarpıcı sahnelerin daha çok hissedilmesini sağlayan en önemli unsur müziktir. Presste müzikler pekiyi ayarlanamamıştı. Görüntülerinde bazı kusurları vardı. Bunun nedeni büyük ihtimalle Sedat Yılmaz’ın ilk uzun metraj deneyimi olmasıdır. Ama Press bu özellikleriyle başarılı olabilir zaten. Konusuyla öne çıkarak insanlara etki edebilir ve bunu başarıyorda.
   Konusu acıklı olmasına rağmen içinde doğal insan ilişkilerini barındırması izleyicide hüznün içinde tebessümü oluşturuyor. İzleyen herkeste farkındalık yaratacak bir film. Mekâna ve döneme uyum sağlayan Türkçe ve Kürtçe konuşmalara yer veriliyor. Filmi tek kelimeyle özetlemek gerekirse: Gerçek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder